KAYBOLAN İNSANLIK
Yaklaşık bir aydır doğudan batıya, kuzeyden güneye bu memleket toprakları üzerinde nefes alıp verenlerin derdi “İnci Taneleri” dizisi oldu.
Bir süredir ağır sessizlik içinde olan kelime sihirbazı Yılmaz Erdoğan muhteşem bir senaryo yazmış. Senaryonun kamera dili de harika olmuş. Kast zaten çok başarılı... Böyle olunca da geriye bir tek sosyal medya gazı kalıyor, onu da vermeyi ihmal etmeyince sabah akşam varsa yoksa “İnci Taneleri”…
Belki de birkaç yıl sürecek bir hikâyenin öne çıkan pavyon sahnesi ise neredeyse ülkenin ana gündemi oldu çıktı. Yediden yetmişe istisnasız herkes, kafayı bu konu üzerinde yoğunlaştırdı. Yoğunlaştırırken, her zaman olduğu gibi bütün gerçeklere gözler kapalı, kulaklar sağır oldu. Sanki bu memlekette pavyon gerçeği ile ilk defa bu dizi sayesinde yüzleşmişler gibi herkeste bir utanma duygusu, aman namus gitti korkusu, kızlarımız ya evden kaçıp pavyona düşerse telaşı...
Hâlbuki hafta içi her gün, Cumartesi ve Pazar tekrarları ile hayatımızın tam orta yerine yerleşmiş kadın kuşağı programlarındaki rezillikler, yozlaşmışlıklar, kepazelikler bu memlekette olmuyor ve bizim halkımız da bunları ağzı açık seyretmiyormuş gibi varsa yoksa DİLBER kızın pavyon dansından utanç duyar olduk. Siyasiler bile bulaştı meseleye, yakında konuya RTÜK’te dâhil olur.
Peki, her gün ama her gün izlediğimiz o iğrenç aile ilişkileri, kimin eli kimin cebinde belli olmayan, kimin kimi kimle aldattığı havuz probleminden bile zor olan, evli kadınların TİKTOK denen sosyal medya ağından buldukları evli ve çocuklu adamlara kaçmaları, kocasını alt kata, sevgilisini üst kata yerleştiren kadının hikâyesini her gün çay kahve eşliğinde seyredenler DİLBER kızın dansından tedirgin olmuş ya!
Karısı, mahalledeki kombiciye kaçmış adamı kadın kuşağında seyredip üstüne yorum yapanlar sanırım Suriye vatandaşı...
İki çocuk bir torun sahibi servis şoförünün 16 yaşında öğrencisini kaçırıp dini nikâh kıyarak oturmaya başladığını üç hafta ekranda seyredip, bu iğrenç olayı yayınlayan programı gün birincisi yapanlar sanırım Yunanistan vatandaşı...
Kocasını bırakıp kömürcüye kaçan, henüz kocasının nikâhındayken kaçtığı adamla bir de düğün yapan, düğün görüntülerini Nejat Alp şarkılarıyla süsleyen kadını izleyip, yayınlayan programı zirveye taşıyanlar sanırım İngiltere vatandaşı...
“Gerçekler karşısında susan dilsiz şeytandır” diye yazmak sadece Instagram duvar yazısı paylaşımı olmamalı. Bir gerçek varsa ve ona kör – sağır olmak gerçekten ayıptır. Memleketin gerçeklerini konuşuyor ve sesli dile getiriyoruz diye sosyal medya hesaplarında etmedik hakareti bırakmayan bir çuval sahtekâr var bu memlekette!
Onlar hem pastam dursun hem de karnım doysun diyen bir tayfa. Bu kesimdeki insanlar bütün gün çiklet çiğneyip, çekirdek çitleyip, örgü örüp, çay hüpletip ekran karşısında rezilliğin kokusu memleketi sarmış hikâyeleri ağızlarını suyu akarak izlerler. Kaçırdıkları programları YouTube üzerinden tekrar tekrar seyrederler. 'Sabah olsun kaldığımız yerden devam ederiz' diyerek gece uykularını heba ederler, ama iş bir televizyon dizisinde bir yazarın kaleminden çıkan hayal ürününe gelince, memleketin namus bekçiliğine soyunurlar.
Eğer ahlakınız bir diziyle bozulacaksa, namusunuz bir diziyle yara alacaksa vay halinize vay! Yıllarca ikiyüzlü yönümüzü bir çuvala koyup gerçeklerle yüzleşmeyi öğrenemedik, kabullenemedik. Mafya dizilerini bu memlekette kim izliyor Allah aşkına? Sanırım Yeni Zelanda vatandaşları, yoksa bizimkiler hep belgesel seyrediyor!
Peki, o kimin eli kimin cebinde belli olmayan ama reytinglerde hep birinci sırada çıkan dizileri kim izliyor? Güney Amerika halkı mı? Bizimkiler olamaz, çünkü sokak röportajlarında izliyorum benim samimi, içten ve dürüst halkım (!) bütün gün köşe bucak Anadolu programını izliyor.
Sabah yüzünüzü yıkayıp aynada baktığınız kişiye samimi olun olur mu? Bizi bırakın, biz her türlü yalana hazırız, ne deseniz inanırız, sabah akşam başımız secdeden kalkmadı deseniz, 'Allah kabul etsin' deriz.
Kendinize samimi olun kendinize. Hem de hiç olmadığınızı kadar dürüst olun!
Hem seyrediyorsunuz hem de şikâyet ediyorsunuz. Düğünlerde ceketi bele bağlayıp gerdan kıranlar bir televizyon dizisinde sahnede dans eden oyuncuyu izleyip, sosyal medya paylaşımlarına beğeni yağdırıp sonra avaz avaz “gidiyiiii namus” diye bağırmasın.
Giden ne namus ne ahlak, giden sadece insanlık!
Benzer Haberler